21 Eyl Deri Sektörünün Durumu ve 2015 Yılı Beklentileri
2014 yılı sonuyla birlikte deri sektöründeki 25. yılımızı, Erdoğan Deri olarak da 16. yılımızı geride bırakmış olacağız. 2014 yılında yaşanan dünyadaki kötü ekonomik gelişmeler; tüm sektörlerde bir gerilemeye neden olduğu kadar, deri sektörünün de yeniden şekillenmesine sebep olacak kadar olumsuz yönde bir etki göstermiştir. Çok geniş kullanım alanına sahip deri ve deri mamülleri genel olarak lüks tüketim grubuna girmesi sebebiyle, kötü ekonomik şartlardan en hızlı etkilenen sektörlerin başında gelmektedir. Ekonomik krizlerden etkilenen deri sanayisi, bu etkilerin dışında Uzakdoğu ülkelerinden gelen daha ucuz ve kalitesiz ürünlerin ithalat baskısından da ciddi oranda etkilenmektedir.
Tüm bu olumsuzluklarla boğuşmakta olan sektörümüz; 2014 yılının son çeyreğinde Ukrayna ve Rusya arasında cereyan eden Kırım meselesi nedeniyle meydana gelen gerginliklerden en çok etkilenen sektör olmuştur. Kırım meselesinden dolayı ABD ve AB ülkelerinin Rusya’ya yönelik uyguladığı ambargo ve Dünya piyasalarında petrol fiyatlarının ciddi bir şekilde düşüşü, Dolar karşısında Rus para birimi Ruble’nin %100 gibi bir oranda değer kaybetmesi, deri sektöründe bir anda bütün dengeleri değiştirmiş ve sektörde ciddi bir belirsizlik hakim olmuştur.
Türkiye Deri sanayisi, hammaddesinin büyük bir kısmını yurtdışından tedarik eden, işledikten sonra katma değeri yüksek ürünler haline getirip ihraç eden emek yoğun bir sanayi olduğu için, dünyadaki ekonomik krizlerden doğrudan etkilenmektedir. Bu durum sadece son ekonomik kriz anlamında düşünülmeyip küreselleşmenin ve teknolojik gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan bir takım etkiler nedeniyle de meydana gelmektedir. Bu bağlamda deri sanayisi farklı bir dönüm noktasına gelmiş bulunmaktadır. Özellikle Türkiye gibi tek pazara bağımlı kalmanın sıkıntılarını yaşayan ülkeler daha dinamik pazarlara açılmak adına hedeflediği pazarlarda üretim ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık vermeye başlayıp marka oluşturma çalışmalarını gündemlerine almışlardır.
Bu yıl sonundan itibaren Deri sektörü yeni bir döneme girmiş ve bu yeni dönemde sektör olarak farklı ve akılı stratejilerle yeniden yapılanmanın zorunluluğu doğmuştur. Başından beri çok sağlıklı olmayan Rusya ve Eski Sovyet Ülkeleri’ne yapılan ticaretin kesinlikle gözden geçirilmesi ve bu ülkeler ile ticaret yapan firmaların daha mantıklı ve resmi ticaret yollarını seçmeleri mecburidir. Aksi halde her ekonomik krizden çok çabuk etkilenen bu sektör yok olan firmaları ile beraber kan kaybetmeye devam edecektir. Dünyanın hiç bir yerinde kabul görmeyen, Rusya ile olan açık hesap ticari sistem deri sektörünü kemirip yok etmeye devam edecektir. Tüm girdileri nakit olan bu sektör anlamsız bir şekilde çok uzun vadelerle ve açık hesaplarla ticaret yapmaya devam edemez. Ayrıca kolay ticaret yapılabilen bir pazar olan Rusya bu gün yaşadığımız bu krizi bir daha yaşamaz anlamına da gelmiyor. Tüm dünyada yoğun bir rekabet ortamının yaşanmasına neden olan küreselleşme olgusunun getirdiği avantaj ve dezavantajlar dikkate alındığında, Türkiye’nin mevcut ihracat performansı ile yetinmemesi ve rekabet gücünü arttıracak tedbirleri alması gereği ortaya çıkmaktadır. Küresel kriz ortamında Türk deri üreticilerinin yeni pazarlara açılması sektörün devamı açısından yeni bir yöntem olarak kabul edilebilir. Günümüzde işletmeler sürekli değişen bir çevrede yaşamaktadır. Deri sanayi işletmeleri stratejik ve taktik anlamda çevrelerindeki sosyal, kültürel, teknolojik, siyasal ve hukuki değişmelerden sürekli olarak etkilenmektedir. Deri sanayisinin hayatta kalabilmesi ve rakipleriyle rekabet edebilmesi için çevredeki değişikliklere ayak uydurabilmesi gerekmektedir. Rekabet ortamında deri sanayisinin mevcut durumunu iyileştirmesi ve ihracat potansiyelini geliştirebilmesi adına bilişim teknolojilerinden faydalanması ve elektronik ticareti de önemli bir yol olarak seçmesi beklenmelidir. Pazarlama faaliyetleri ve günümüzdeki genel eğilimlerin ardından oluşan e-pazarlama çabaları, deri sektöründe dikkatle izlenmesi gereken konuların başında gelmektedir.
2015 yılında Dünya deri fiyatlarının ilk 6 ay için yükselme göstereceği ve pazarda bir hareketliliğin olacağı öngörülmemektedir. İkinci yarıda ekonomik olarak kötü bile olsa ihtiyaç nedeniyle Rusya pazarı yine bir hareketlilik getirecektir fakat bu çok yüksek beklentiler anlamına gelmeyeceğinden tedbirli olmakta fayda vardır.
Bu gün için hareketli gibi görünen Çin pazarının da ileriki dönemlerde sıkıntılar doğurabileceğini yine bu nedenle de tedbirli olmak gerekmektedir. Ülke ve yönetim olarak bir belirsizliğin hakim olduğu Çin iyi bir pazar olmasına rağmen ticari sistemi tam oturmuş bir ülke değildir. Amerika uzak bir pazar olmasına rağmen sektörümüz açısından doğru ve artık ulaşılabilir bir pazardır. Avrupa ise daha önceki yıllara göre ihracatımızın artış gösterdiği bir pazardır ve bu pazara yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştırmak durumundayız. Avrupa da zaten ekonomik olarak çok iyi bir seyir sürdürmediğinden uzak üretim merkezlerinden satın almakta güçlük çektiği ürünleri, daha yakın olan Türkiye’den kolay ve hızlı bir şekilde tedarik edebilmektedir. Ham deri fiyatlarının gerilemesi ve Uzakdoğu’da işçilik giderlerinin artması sebebiyle Uzakdoğu ile aramızda fiyat anlamında çok fark kalmamıştır. Bu durum coğrafi olarak daha yakın olmamız ve daha kaliteli ürünler üretmemiz sebebiyle Avrupa açısından bizi tercih edilebilir üretici haline getirmektedir. Sektör olarak üzerimize düşen; daha kaliteli ürünler üreterek, Avrupa standartlarının belirlemiş olduğu kriterlere uygun üretim yapmaktır.
Kısacası; Dünya 2015 yılına yalpalayarak giriyor ve petrol yine küresel büyüme motorundaki en belirleyici emtia olmaya devam edecek. 2014 yılındaki küresel talep daralmasının, petrol fiyatlarındaki gerilemeyle 2015’de bir miktar azalacağı tahmin edilse de bu durum bölgeler arası büyüme eşitsizliğinde bir iyileşme yaratmayacak. Bu durum pek çok ülkede işsizlik, yüksek enflasyon ve cari açığın devamı anlamına da geliyor. 2015 yılının çok zor geçeceği 2014 yılının sonunda çok net bir şekilde belli olmaktadır. Ancak modayı takip eden, yeni dünya düzenine ayak uydurabilen, standartlarını ve kalitesini bu düzene göre uyarlayabilen sektör temsilcilerinin tüm zorlukları aşarak yollarına devam edeceğinden hiç şüphe yoktur.